REKLAM ALANI

HAYDARPAŞAGARI/ KADIKÖY RÜZGARI



     İstanbul benim biricik korkulu düşümdü. Seneler öncesi kitap basmak hevesiyle can arkadaşım Ömrüye Tüfek adlı arkadaşımla Cağaloğlu yokuşunda epey yayınevleri arşınlamıştık.Şiir dosyam öksüz kalmıştı.Öykü dosyalarıma sonra döneceklerdi.Altı ay sonra ben döndüm aradım.Haber vereceklerini  geri dönüp arayacaklarını söylediler.Döndüler mi ?Asla dönmediler.Dosyaların akıbeti malum…
Aradan koskoca üç yıl geçmişti. Ben de küstüm İstanbul’a,şiire,yazıya kabuğuma çekildim. Dergilere,gazetelere yazmakla yetindim.
     Hayat arkadaşım Lütfü Ünal’ın yüreklendirmesiyle ilk şiir kitabım Geç Kalan Sezgi(geç kalmışlığımı dillendirmek istedim.) Karya yayınlarından Raşit Öztürk tarafından basılmıştı.Sonrası sıralandı öykü kitaplarım,seçkilerim,ortak kitaplarım…
       İstanbul’a küskünlüğüm geçti biraz. Korkum azalmadı.Dev karınlı kent beni kendine çeker miydi? İstanbul’a yüzümü  hiç çeviremedim.Yazın dostluğumuz içinde can arkadaşım Gülseren Aktaş beni   İstanbul’a davet edene kadar. Meral Kutluğ ile Samsun Bafra’da Çanakkale öyküleri ödül töreninde tanışmıştık. Alanya Kaygusuz Abdal ödül töreninde beraberdik.Orada kotarmaya başlamıştı Gülseren Aktaş Kadıköy kitap günlerini.Korkulu düşüm kente, arkadaşlarım olunca evet dedim.Yürek dokunuşlarımız güçlendirmişti beni. Korkulu düşümün üstüne yürümeliyim kararı aldım o an..
     Yıllar öncesi  kitap serüvenimin kahramanı arkadaşımı da haberdar ettim.Birlikte mesai arkadaşlığımız olan Ömrüye ve Nazigül’ün tanışmaları ne büyük tesadüftü.Yılların akıp gidişini görür gibiyim  şimdi.
    Haydarpaşa Garı’ndaki  İstanbul maceram için yola çıktım.Arkadaşım ,meslektaşım Nazigül’de Sultangazi’de kaldım.Aynur Yiğenoğlu beni sık sık arıyordu .” Geldin mi bizde kalın. Biz sizi özledik.Biz Üsküdar’dayız.Kadıköy’e  yakın. Rahat edersiniz.” Birkaç kez arayıp yeniledi arzusunu.
      Arkadaşım beni üç seferlik yolculuğumuzdan sonra evine bıraktı,nöbetçi olduğu için okuluna döndü. İlk gününün yorgunluğu ile uyumuşum. Uykumun arasında düş diye algıladığım gök gürültüsü,yağmur meğer gerçekmiş.
     Hafta sonu için imza günüm düzenlenmişti. İstanbul’un malum indi,bindi ,yürüdü trafiğinde karadan, Beşiktaş’a geldik. Beşiktaş’tan vapurla Kadıköy’e geldik Nazigül  ile. Kadıköy iskelesine geldik. Haydarpaşa Garı’na doğru yürüdük. Kitap ağırlıklarımız bizi biraz yorsa da tatlı bir telaş içindeydik.Nihayet, Haydarpaşa Garı’na Türk bayrağı,kitap  günleri afişleriyle içeri girdik.İlk adım atışlarımızı fotoğrafladık.Standımın olduğu Gülten Akın Sokak 2.Peron 18 nolu KUSADER’i buldum.Arkadaşlarım oradaydı .Bekleniyordum.
     Stantta yerimi düzenlemeye çalışırken ,yıllar öncesi emekli arkadaşım,meslektaşım Ömrüye Tüfek sanırım benden heyecanlıydı.İlk ziyaretçilerim eşiyle birlikte  bana gülümsüyordu. Özlemle kucaklaştık.İlk İstanbul maceramdan sonra biriken tüm kitaplarımı imzaladım.Bir de armağan kitap imzaladım.İncelikli oluşu, çekingen duruşu,naifliği yıllar öncesi gibiydi.Birlikte fotoğraf çektirdik. Sosyal medyada görülsün istemiyordu. Nazigül arkadaşımla fotoğraf karesine gülümsedik.
Vedalaştık.Yılların özlemini dillendirmek için zaman çok kısaydı. Arkadaşımı 2 Peronun başına kadar yürüyerek uğurladım,yine görüşebilmenin umuduyla kucaklaştık.
     Gülseren Aktaş,beni internetten bağlantılı olduğum yazar arkadaşı Asuman Toraman ile tanıştırdı. Pozitif enerjisiyle yüreğimi sarmıştı.Stantlar arasında  güler yüzle “Hoş geldiniz” iletisiyle dolanıyordu. Teşekkürümüzü ettik. İlerleyen zamanda ona öykü kitabımı armağan ettim.Tanıştığıma çok mutlu olmuştum. Yüreğe Dokunan Öyküler de onun yer alması beni çok mutlu etti. Kadın yazarlar arsındaki müthiş dayanışmayı sevdim.
     Yazar hayranlarım beni buldular.Ahmet Türkay,Mustafa Arslan ile yüz yüze de tanışmış oldum.Yeni yazar arkadaşlarım oldu. Kitaplarımızı armağan ettik birbirimize. Haydarpaşa Garı’nda okuyucu akınından üç beş kişi bize de düşüyordu çok şükür.Adımızın duyulamadığı kentten nasipleniyorduk.
İnternetten bağlantılı olduğum öğrencilerim, arkadaşlarım beni inanılmaz mutlu ediyordu.İstanbul’a yüzünü  dönen biri Kadıköy rüzgarından mutluydu.İçindeki hayalleri iyi ki susturmamıştı. İyi ki arkadaşı davet etti onu.. İyi ki Kadıköy Kitap Günlerine geldi.Böylesine tarihi mekanda etkinliği kotaran Asuman Toraman’a ,Gönül Canan’a ,Kültür müdür yardımcısı Fuat Kalyoncu Beyefendiyle tanıştığına bir kez daha mutlu oldu.
      Gülseren Aktaş arkadaşımla vedalaşırken Yılların eskimeyen yönü ile şiir içinde gönenen öğrencilerim beni buldu. Esra Ergün, Ekin Basat,Esra Batımor ne diyeyim…İki günlük maceramın sonuna gelirken mutlu ayrılacaktım koca karınlı kentten.Gülseren Aktaş arkadaşımı yarı yola kadar geçirmek isterken ,öğrencilerimin ani baskınıyla stantta çakıldım kaldım.Sevinç göz yaşlarıma engel olamadım. Öğretmenlik bu olmalıydı.
      İstanbul’ yüzünü dönen bir yazarın İstanbul’dan yüzü güldü. Öğrencileriyle küçük çapta şiir dinletisine durdu. Öğretmen olmanın biricik kıvancı buydu.Haydarpaşa Garı’ndan izleri kalsın istedi .Fotoğraflar içinde gülümsedi. Müthiş anılar biriktiren tarihi Gar belki tarihten yine silinmek istenebilirdi.Haldun TANER’e, Sait Faik ABASIYANIK’a, Yahya Kemal  BEYATLI’ya,Orhan Veli KANIK’a sayamadığı  nice İstanbul topraklarında yaşamış şair ve yazar dünyasına,İstanbul’a dokunan yazarlara, şairlere selam  söyledi.
      İstanbul’u, Haydarpaşa Garını işleyen ne çok şiir, öykü, roman ,deneme vb eser vardı.Cilt cilt yazılsa yine azdı.Öylesine bir hikaye içinde gülümsedi Kadıköy Haydarpaşa Garından Celalettin  Tutkun Bey ile ayrılırken,birbirimize destek olurken, birbirimizle vedalaşırken, anılar bir bir dökülmüştü ardımızdan.Elveda  Haydarpaşa Garı !...Tarihin canlı tanıkları elveda!...Kısmetse görüşürüz bir daha…

                                                                                                                                  Hatice Altunay / KHA.

Yorum Gönder

0 Yorumlar