TRAKYA'nın en önemli su kaynaklarından biri olan Ergene Nehri, yapılan temizlik çalışmalarına rağmen zehir akmaya devam ediyor. Nehrin, son yıllara oranda şu anda çok daha kirli ve yoğun kokuya neden olduğunu belirten Ergene Platformu üyesi ve çevreci avukat Bülent Kaçar, "Ergene Nehri'nin bu hali son yıllarda rastladığımız en kötü kokuya ve renge sahip. O da belli ki atıkların çeşitlendiği ve atık miktarların çok sayıda nehre bırakıldığını gösteriyor" dedi.
Istranca Dağları’ndan doğarak Trakya’nın ortasından geçip Ege Denizi’ne dökülen 280 kilometrelik Ergene Nehri, yapılan temizlik çalışmalarına rağmen simsiyah akmaya ve çevresine zarar vermeye devam ediyor. Nehrin, Uzunköprü İlçesi’nden geçen bölümünde her ay yapılan ölçümler sonucunda 4’ncü sınıf nehir özelliğindeki nehirde 30 mikrogram siyanürün yanı sıra, 10 mikrogram yağ ve gres, 124 mikrogram sülfat ile ağır metaller içerdiği görülüyor.
Ergene Platformu üyesi ve çevreci avukat Bülent Kaçar, nehrin hiç olmadığı kadar kirli ve etrafına yoğun koku salan bir hale geldiğini söyledi. Ergene Derin Deniz Deşarjı projesinin çözüm olmayacağını öne süren Kaçar, hala ciddi tedbirlerin alınmadığını savunarak şöyle konuştu:
"Görüldüğü üzere Ergene havzasında kirlilik devam ediyor. Kirletmek ve bu kirletilmeye göz yummak uzun yılladır olduğu gibi devam ediyor. Bu konuda mahkemelerin, Danıştay’ın, 'Etkin idari tedbirlerin bakanlıkça alınması’ uyarılarına rağmen hala ciddi ve kurumsal önlemler alınmış değil. Son günlerde duyduğumuz Ergene Derin Deniz Deşarjı projesi, Marmara'ya derin deniz deşarjına aykırı olarak kirliliği aktarmak dışında bir çözüm getirmeyeceği gibi çok büyük kamu harcamalarıyla ciddi bir kamu zararı da doğacaktır."
"Görüldüğü üzere Ergene havzasında kirlilik devam ediyor. Kirletmek ve bu kirletilmeye göz yummak uzun yılladır olduğu gibi devam ediyor. Bu konuda mahkemelerin, Danıştay’ın, 'Etkin idari tedbirlerin bakanlıkça alınması’ uyarılarına rağmen hala ciddi ve kurumsal önlemler alınmış değil. Son günlerde duyduğumuz Ergene Derin Deniz Deşarjı projesi, Marmara'ya derin deniz deşarjına aykırı olarak kirliliği aktarmak dışında bir çözüm getirmeyeceği gibi çok büyük kamu harcamalarıyla ciddi bir kamu zararı da doğacaktır."
SİYANÜR VE KADMİYUM GİBİ AĞIR METALLER İÇERİYOR
Ergene Nehrin’de yapılan ölçümlere göre hala çok tehlikeli ağır metaller içerdiğini kaydeden Kaçar, kirliliğin kaynağına inilmesi gerektiğini kaydederek şunları söyledi:
"Gerek DSİ'nin yaklaşık olarak 15 noktada yaptığı ölçümler, gerekse Uzunköprü Belediyesi'nin akredite laboratuarlarda yaptırdığı ölçümlerle Ergene Nehri halen 4üncü sınıf en kirli su vasfında akmaya devam ediyor. Bölgemize hayat değil ölüm ve zehir taşımaya devam ediyor. İçinde barındırdığı çok tehlikeli kadmiyum ağır metali yine çok tehlikeli kurşun, bakır, çinko gibi ağır metaller bölgemize kanseri ciddi bir tehdit olarak bağrımıza kadar sokmaya devam ediyor. Artık yeter. Bu konuda devlet kurumları bakanlıklar, fabrikalarda bu kirliliği kaynağında engellemek zorundalar. Aksi takdirde değil bölge Trakya tamamen yok olmakla karşı karşıya."
''MARMARA AÇIK KANALİZASYON HALİNE GELİR''
Nehrin her zamankinden çok daha kirli ve ağır kokuya neden olduğunu ve atık çeşitliliğinin arttığına dikkat çeken Bülent Kaçar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Bugün gördüğümüz Ergene Nehri'nin bu hali son yıllarda rastladığımız en kötü kokuya ve renge sahip. O da belli ki atıkların çeşitlendiği ve atık miktarların çok sayıda nehre bırakıldığını gösteriyor. Çünkü bu kadar kötü bir renk, kirlilik ve debi oluşamaz. Ergene Derin Deniz Deşarjı projesi incelendiğinde gördük ki, bu projenin ÇED raporlarıyla hali hazırda süren çalışmalar bir uyumsuzluk içinde. Bu çerçevede 2030'da debinin çok daha fazla artacağını öngören uygulama kirliliğin de daha fazla artacağını ve bu durumda Marmara Denizi'ne verilecek atığın miktarının da artmasıyla kirliliğin boyutunun çok daha farklı noktalara ulaşacağını gösteriyor. Marmara Denizi, çok önemli bir iç denizimiz ama biz zaten kirli olan Marmara'yı artık Ergene Derin Deniz Deşarjı projesiyle belki de açık bir kanalizasyon haline getireceğiz. Çözüm bu değil. Çözüm fabrikalarda sanayi tesislerinde bu kirliliği kaynağında, doğaya salmadan engellemektir. Tek çözüm bakanlığın gücünü etkin idari çözümlerle sermaye gücünün üzerinde göstermesi."
"Bugün gördüğümüz Ergene Nehri'nin bu hali son yıllarda rastladığımız en kötü kokuya ve renge sahip. O da belli ki atıkların çeşitlendiği ve atık miktarların çok sayıda nehre bırakıldığını gösteriyor. Çünkü bu kadar kötü bir renk, kirlilik ve debi oluşamaz. Ergene Derin Deniz Deşarjı projesi incelendiğinde gördük ki, bu projenin ÇED raporlarıyla hali hazırda süren çalışmalar bir uyumsuzluk içinde. Bu çerçevede 2030'da debinin çok daha fazla artacağını öngören uygulama kirliliğin de daha fazla artacağını ve bu durumda Marmara Denizi'ne verilecek atığın miktarının da artmasıyla kirliliğin boyutunun çok daha farklı noktalara ulaşacağını gösteriyor. Marmara Denizi, çok önemli bir iç denizimiz ama biz zaten kirli olan Marmara'yı artık Ergene Derin Deniz Deşarjı projesiyle belki de açık bir kanalizasyon haline getireceğiz. Çözüm bu değil. Çözüm fabrikalarda sanayi tesislerinde bu kirliliği kaynağında, doğaya salmadan engellemektir. Tek çözüm bakanlığın gücünü etkin idari çözümlerle sermaye gücünün üzerinde göstermesi."
BAKAN EROĞLU: 4 MİLYAR LİRAYA TERTEMİZ OLACAK
Geçen hafta Edirne’ye gelerek çeşitli ziyaretlerde bulunan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ergene nehriyle ilgili olarak kendilerine düşen görevleri yerine getirdiklerini söyledi. Derelerin ıslah edildiğini kaydeden Eroğlu şöyle dedi:
"Ergene ile ilgili aşağı yukarı, bizim görevimizi tamamladık, dereler ıslah edildi. Yan kollar ıslah edildi. Ağaçlandırma, erozyon kontrol çalışmaları yapıldı, 13 arıtma tesisinin 12 tanesi bitti, 1 tanesi de bitmek üzere. İnşallah bu sene sonunda bizim bakanlık olarak görevimiz tamam. Sanayi de şuanda muazzam tüneller açılıyor, muhteşem ileri arıtma tesisleri kuruyorlar. İnşallah önümüzdeki yıl sonunda onlar bitecek. Merak etmeyin Ergene’yi tertemiz yapmak boynumuzun borcudur. Çünkü bunu sayın Cumhurbaşkanımız talimat verdi. 'Ergene ile ilgili gereğini yap, bizzat sen takip et' dedi. Şimdi bize bunun faturası 3.2 milyar lira, yaklaşık 800 milyon lira da Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteği var. Aşağı yukarı 4 milyar liraya Ergene Nehri tertemiz olacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın."
"Ergene ile ilgili aşağı yukarı, bizim görevimizi tamamladık, dereler ıslah edildi. Yan kollar ıslah edildi. Ağaçlandırma, erozyon kontrol çalışmaları yapıldı, 13 arıtma tesisinin 12 tanesi bitti, 1 tanesi de bitmek üzere. İnşallah bu sene sonunda bizim bakanlık olarak görevimiz tamam. Sanayi de şuanda muazzam tüneller açılıyor, muhteşem ileri arıtma tesisleri kuruyorlar. İnşallah önümüzdeki yıl sonunda onlar bitecek. Merak etmeyin Ergene’yi tertemiz yapmak boynumuzun borcudur. Çünkü bunu sayın Cumhurbaşkanımız talimat verdi. 'Ergene ile ilgili gereğini yap, bizzat sen takip et' dedi. Şimdi bize bunun faturası 3.2 milyar lira, yaklaşık 800 milyon lira da Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteği var. Aşağı yukarı 4 milyar liraya Ergene Nehri tertemiz olacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın."
TARLA SULUYORLAR
Ergene Nehri çevresindeki bazı pirinç tarlalarının kirli suyla sulandığı görüldü. Tarla sahiplerinden bazılarının nehir ile bitişik tarlası arasına su pompası kurduğu ve gelen suyu arıtmadan pirinç tarlasını suladığı gözlendi.
NEHİRDE CANLI YAŞAMIYOR
Ergene Nehri, Marmara Bölgesi'nin Karadeniz kıyılarındaki Istranca (Yıldız) dağlarından doğarak Çorlu, Çerkezköy, Lüleburgaz, Babaeski, Pehlivanköy ile Uzunköprü'den geçiyor. Meriç Nehri ile birleşerek Saroz Körfezi'ne dökülen Ergene Nehri, ağır kimyasal atıklar nedeniyle simsiyah akarken, içinde canlı türü de yaşamıyor.
0 Yorumlar